logo

THY’nin Uzakdoğu’daki incisi Phuket

THY’nin Uzakdoğu’daki incisi Phuket

Tarifedeki 300. uçuş noktası Phuket’e Temmuz 2017 tarihinden beri haftada iki gün sefer düzenleyen Türk Hava Yolları bu hatta sefer sayısını arttırmayı düşünüyor. 

Tayland Havayolları ile ortak uçuş gerçekleştiren THY, İstanbul’dan Phuket’e dolu gidip dolu geliyor. Vizenin olmadığı Phuket bir turizm merkezi olarak dünyada öncülüğünü koruyor. 

Tayland’ın turizm şehri olan Phuket’e gazeteci arkadaşlarımızla seyahat ettik. 

Bir gurup gazeteci ile gittiğimiz Phuket’te ilk olarak Laguna bölgesinde bulunan Angsana Laguna Hotel’de konakladık. Bu otel, Phuket merkezine 13-14 km mesafede bulunan 350 metre uzunluğunda havuza sahip bir otel. Otelde havuzun yanında şahane kumsalı, çarşaf gibi tabir edilen bir deniz ve bir de büyükçe göle sahip. Otelde 500 oda olduğunu ve oda konseptlerinin farklı olduğunu öğrendik. Otelin bir ucundan diğer ucuna göl içerisinden her yarım saatte bir limandan kalkan tekne ile gidiliyor. 350 metre uzunluğunda ki havuzun yanına kurulan otelin bir bölümü adeta Venedik Şehri’ni andırıyor. Giriş katlarındaki odaların balkonlarında kendi iskeleleri var ve oradan havuza giriş yapıyorlar. 

Phuket’e geldiğimiz ilk gece “Thailand’s Must-See Show” adlı dans gösterisine katıldık. Burada show programından evvel eski Tayland evlerini küçük bir tur eşliğinde dolaştık.

Bu tur sırasında Phuket’li çalışanların ufak tefek ikramlarıda oluyor, hemde farklı lezzetler tatmış oluyorsunuz. Tur içerisinde yöresel kıyafetler içerisinde bulunan Tayland’lılarla da fotoğraf çektirip minik bir hatıraya imza atmak mümkün.

Seyahatimizin ilk gününde bir tekne ile denize açıldık. Şimdiye kadar bir çok belgesele konu olmuş Panak ve Hong Ada’larına gittik. Burada teknenin denize indirdiği kanolarla mağaraların içlerine girerek dolaştık. Bizim kanomuzu kullanan kişi Tayland’lı bir Müslüman’dı. Adının Osman olduğunu öğrendiğimiz Tayland’lı, mağaraları öyle ezbere biliyor ki karanlıkta kürekleri çekerek bizi gezdirdi.

Kanoda dolaşırken suyun yükselmesi ile bazen kafamı mağaranın tavanına vuracak gibi hissettim ama Osman adeta o çıkıntıları bizlere teğet geçirdi. Bu manevraları görünce arkadaşlarla Osman’ın bir mağaralar kralı olduğuna karar verdik. Mağaraların içerisinde yarasalar vardı. Mağaralara girdiğimiz zaman sular yükseldiği için belli bir bölüme kadar gidip geri döndük. İki yerde kanolarla Koy ve mağaralar arasında var olan muhteşem bir doğayı gördükten sonra teknemize dönerek öğlen yemeğini yedik. Elbette denizin ortasında teknede ki öğlen yemeği balık olmuştu. Balık ve farklı garnitürlüler de ikram edildi. Teknede seyahat boyunca içecek almak ve muz yemek serbestti. 

Teknemiz daha sonra James Bond “Altın tabancalı adam” bölümünün çekildiği James Bond Adası oldu. Adada filme konu olan meşhur kayayı ve sahili gördük. Ada’da bulunan Müslüman köylüler orada turistik eşyalar satıyorlardı. Ada’da bol bol fotoğraf çektirdik ve oradaki manzarayı izledik. 

Teknemizi son durağı olan serinleme yerine geldik ve Panak Ada’sının arka yüzü başka deyişle Maymun Sahili’nde denize girdik. Ada sakini olan maymunlar sahilden uzaktaydı ve adaya ulaşmadan evvel teknede bir anons yapıldı. Anonsta “maymunlara sakın muz vermeyin, sizi ısırabilirler ve kuduz aşısı olmak zorunda kalırsınız,” Bu anonsu dinledikten sonra tedbirli olmakta yarar var diye düşünerek maymunlarla göz göze gelmek bile istemedim.

Tekneden sahile büyük kayıklarla ulaştık. Kayıklar bölgeye yanaşan tekne ve ada arasında ring seferi yapıyor. Kayıklara binerken aklıma hep “önce kadınlar ve çocuklar” sözü geldi. James Bond Ada’sında aşırı nem ve sıcaktan bunaldıktan sonra bu deniz çok iyi gelmişti. Yaklaşık 45 dakika da denize girdiğimiz adada kaldıktan sonra tekne bizi aldığı iskeleye geri dönmek için hareket etti. Teknede her türlü müzik çalındı, hatta “Erik Dalı” ile beraber biz Türk turist gurubu halay bile çektik. Teknemiz ie iskeleye geldiğimizde suyun gel-git olayından dolayı çekildiğini gördük, sabah saatlerinde iskeleden ayrılırken su üzerinde duran tekneler artık taşların üzerinde duruyordu. 

Orada yaşadığımız tatlı yorgunluktan sonra otele dönerek bir duş alıp kısa süre dinlenip akşam yemeği için Phuket’in merkezi diye tabir edilen yerine gittik. Cebindeki parayı Tayland’ın para birimi Baht’a çevirmek mümkün. Burada bulunan döviz bürolarından bu işlemi yapmak daha hesaplı olduğu söylendi. Burada farklı lokanta, gece klübü, masaj salonu ve her türlü eğlence bulmak mümkün. Bizler bir yerde yemek yedikten sonra serbest zaman olarak kendimize ayırdık. 

Seyahatimizin ikinci gününde ise Tayland’ın inandığı Budizm’in bölgede ki en büyük tapınaklarından olan Chalong Tapınağını ziyaret ettik. Ardından fil Safarisi gerçekleştirdik.

Tayland’ın en büyük özelliklerinden biriside fillerdir. Phuket’te girdiğimiz fil Safarisinde, fillerin çok şık bir gösterisine tanık olduk. Burada filleri ellerinizle muz verip besleyebilirsiniz. Ardından ise her birine en fazla iki kişi binilebilen filler ile bir doğa turu gerçekleştirmek çok güzel anılardan birine imza atmak demektir. Phuket’te alış veriş yapmak için AVM’ler ve otantik eşyaların ve yöresel meyvelerin bulunduğu pazarlar bulunuyor. Pazarlarda, pazarlık yapmak mümkün ve mutlaka yapılması gerekir. Yanınızda getireceğiniz parayı mutlaka Baht’a çevirmek zorundasınız. çünkü esnaf farklı para kabul etmiyor ve kredi kartıda her yerde geçmiyor.

Bu seyahatte gözlemlerimizi siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedik, istedik ki, sizler oraya gittiğinizde az yabancılık çekmeniz ve bu anlattıklarımızı yapma fırsatı bulmanız.

Seyahatimizde biz gazetecilere THY Basın Müşavirliği personeli Mustafa Tuncer kardeşimiz eşlik etti.

Öyle inanıyorum ki, Phuket’te THY’yi çok ve çok iyi temsil etti. Pırlanta kalpli olan, bizleri güler yüzüyle ağırlayan kardeşimize buradan da bir kez daha teşekkür ediyorum.

#

SENDE YORUM YAZ